15 Aralık 2011 Perşembe
TRINE 2 İncelemesi
13 Aralık 2011 Salı
LIMBO incelemesi
2D oyunlar hakkındaki tüm ön yargılarınızı bir kenarı bırakın..Playdead'in 1 milyondan fazla satan Limbo'su bir oyun olmaktan çok öte bir sanat şaheseri tadında. Siyah, beyaz ve gri tonlarındaki bu yapıt sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor!
Öncelikle Limbo'nun kelime anlamından kısaca bahsedeyim. Hristiyan inancına göre Hz.İsa'dan önce doğanların, dolayısı ile vaftiz edilemeyenlerin gittiği cennet-cehennem arası yere verilen ad. İslam inancındaki Araf gibi. Oyunun konusu tam da burada geçiyor. Ancak alışılmışın dışında karanlık, korku ve yalnızlık dolu bir yer olarak betimlenmiş.
İsmini bile bilmediğimiz parlak gözlü küçük kahramanımız kız kardeşini arayan bir erkek çocuğu. Bunu oyunu oynarken değil, açıklamalarını okuduğumda öğrendim. Limbo size konuyu vermiyor, direk yaşatıyor. Hikayenin, oyunun başında ve içeriğinde fazla işlenmemiş olması "mekanlar ve olaylara istediğiniz anlamları yüklemekte özgürsünüz" mesajı veriyor. Kimimizin fobilerini, kimimizin içinde yaşadığı soğuk yalnızlık hissini yoğunlaştırılmış bir şekilde tecrübe ediyoruz.
Limbo tabi ki bir psikolojik gerilimden ibaret değil. Başta kolay başlayıp gittikçe zorlaşan, fizik kuralları ağırlıklı bir bulmaca oyunu. Yön tuşları ve ctrl tuşuyla oynanıyor. ctrl ile objeleri taşıyıp, halatlara tırmanıp, butonlara basıp bir takım durumları aktif edebiliyoruz. Tuzaklara takılmadan yolu bulmak bir süre sonra sizi delirten tekrarlara sebep oluyor. Oyun ilerledikçe refleksleriniz devreye giriyor. Doğru zamanlayı tutturmak, doğru yerlere basmak gerekli. Bazen sonrasını tahmin ederek aktif ettiğiniz buton tam aksine ani bir süprizle yerinizden sıçramanızı sağlayabiliyor.
Limbo 3D aşmış grafikler ve renklere sahip olmadığından kan ve ölüm efektleri çok da sarsıcı değildir gibi düşünebilirsiniz. Bir bakıma doğru, çünkü şiddetten çok dram hakim. Ölüm sahneleri sesler ve görüntüler ile öyle başarılı desteklenmiş ki bir süre sonra rahatsız etmeye başlıyor. Bu denli etkilemesinin sebebini oyunun siyah beyaz oluşu, bu sebeple insanın sahneleri beyninde tekrar canlandırıp eksik yerleri kusursuz bir şekilde tamamlamasına bağlıyorum.
Oyunun Steam'den bedavaya demosunu oynayıp, satın alabilirsiniz
Steam Linki
8 Aralık 2011 Perşembe
The Elder Scrolls v: Skyrim İncelemesi
Kısaca konusundan bahsedersek;
Oyun Tamriel kıtasının kuzeyinde kalan Skyrim'de geçiyor. Skyrim kralının öldürülmesi sonucu ortalığın karışması, imparatorluğun egemenliğine karşı ortaya çıkan bağımsızlık yanlısı isyancı grup Stormcloaks'lar, çakal komşu Cyrodiil'in tehditleri bir yandan da gerçekleşme yolundaki Alduin kehaneti olayları karmakarışık bir hale getirir. Alduin yıkımın tanrısı olarak anılan bir ejderdir. Kehanete göre insanları bu durumdan bir Dovahkiin yani Dragonborn kurtaracaktır.Halk umutla bu kahramanı beklemekte, adına türküler yakmaktadır.
Grafik ve ses
Karakter yaratma ekranı basit ve ayrıntılı. Karakterimizin fiziksel özelliklerini istediğimiz şekle getirebiliyoruz. Ancak bu kısımda fazla oyalanmamanızı tavsiye ederim zira oyun içinde üstüne başınıza aldığınız zırh ve başlıklardan özenle tasarladığınız karakterinizi görmeniz imkansız olacak.
Seçtiğiniz ırk kendine has bazı artılar ve eksiler getiriyor.Ben savaşçı ve dengeli olan Nord ırkını seçtim. Irklar güç, hız, büyü, gizlilik yeteneklerini etkiliyor.
Oyun için de hangi alana yönelirseniz o geliştiği için çok da önemli farklar değil.
Oyun içinde karakter animasyonları biraz yetersiz kalıyor. Örnek vermek gerekirse Assasins Creed'teki o insancıl yumuşak hareketler söz konusu değil. Bu konudaki eksiği seslendirmeler ve diyaloglar kapatıyor. Öyle ki her npc farklı farklı tipine göre seslendirilmiş. Büyü ve kılıç sesleri, ejder çığlıkları, gerilim yükseldikçe artan, şehirde aylak aylak gezerken yumuşayan müzik oyuna bağlayıcı etkenlerden. Ayrıca şehirdeki bard'lara istek şarkı bile yapabiliyorsunuz. Oyunun en popüler şarkısı tabi ki Dragonborn.
Bir diğer hoşuma giden özellik de hava dinamiği oldu. Yağmur, kar ve bunların rüzgarın yönüne göre olması, yükseklere çıktıkça havanın sertleşmesi, gece gündüz döngüsü sizi o dünyanın içinde hissettiriyor.
Grafiklerin pc'nizi fazla zorlayacağını tahmin etmiyorum. Ortalama bi ekran kartıyla oynanabilir. Oyun açılış penceresinden ayarlarınızı yapabilirsiniz.
Skyrim görsel açıdan çok zengin. Şehirlerin yapısı mimarisi birbirinden farklı. Hatta gittiğimiz zindanlar bile birbirinden farklı atmosfere sahip. Kocaman bir harita söz konusu olduğunda böyle bir farklılık yaratmak çok büyük başarı. Şehirlerle ilgili tek sıkıntı sokakların fazla boş olması. Tabi soğuk memleket herkes evde ateşin başında battaniye ile oturuyor olabilir.
Gelelim görev sistemine..
Ana görev dışında çok fazla yan görev var. Bethesda görevlerin hiç bitmediğini, oyunun kendi kendine sizi hiç gitmediğiniz bir noktaya gönderen görevler ürettiğini söylemişti. Biz de yok artık demiştik. Doğruymuş.Görevlerin sonu yok gibi.
Görev hususunda son olarak uyarmalıyım ki bir göreve giderken "aman bir şu dağa çıkayım", "aaaa kelebek toplayayım", "aaa pusula bir şeye yaklaştın diyor gidip bakayım " derken saatler geçiyor. Oyunda bir takım gruplar var Thieves guild, Stormcloaks, Darkbrotherhood gibi. Bu tip gruplara katılırsanız eğlenci görevler yapabilirsiniz. Çok para kazanabilirsiniz.
J tuşuna basıp tüm görevleri görüp izlemeye alabilir, görevin üstündeyken M'ye bastığınızda haritadaki yerini görebilirsiniz.
Meslekler
Çevreden topladığınız çer çöp ot odun, öldürdüğünüz ejderhalardan düşen kemik, deri gibi malzemelerle kendinize zırh, kıyafet yapabilirsiniz. Yiyecek malzemeleriyle yemekler, otlarla iksir ve zehirler hazırlayabilirsiniz. Bulduğunuz pembeli morlu taşlarla silahınızı güçlendirebilir, işinize yaramayacak bir silahın sihirli gücünü, onu kırıp öğrenebilirsiniz. Daha sonra öğrendiğiniz bu gücü işinize yarayan silah ya da zırhınıza ekleyebilirsiniz.
Yetenek
Büyü güçleri etki, yıkım, iyileştirme, illüzyon gibi kategorilere ayrılıyor. Shout adı verilen ejder işi büyüleriniz var. Göreve gittiğiniz her hangi bir yerde bu büyüleri duvardaki yazılardan öğrenebilirsiniz. Toplam 20 tane shout var. Yeni öğrediğiniz shout'ları öldürdüğünüz ejderhaların ruhlarını kullanarak aktif edebilirsiniz
Her level'da 1 adet perk adı verilen yetenek puanı alıyoruz. Yetenek ağacı tüm oyunlarda olduğundan çok farklı, benim çok hoşuma gitti. Perkleri istediğimiz yeteneğe veriyoruz. Her level'da mana, stamina, health seçeneklerinden birisine puan veriyoruz. Alıştığımz dex int will gibi ince ayarlar yok. Stamina'ya verdiğiniz puan ağırlık taşıma kapasitenizi de artırıyor.
Çok yardımcı bilgiler...
Haritada karşımıza çıkan guardian stone'lar bize artı özellikler sağlıyor. Sadece bir tanesini aktif edebiliyoruz. Riften'daki tapınak arkasında kalan stone üzerimizdeki bütün kötü etkileri ve kutsamaları kaldırıyor. Vampire dönüşmeye başladığımızı farkettiğimiz anda buraya gidip etkiyi kaldırabiliriz. Vampir mi dedim evet hatta kurt adam olma riskiniz bile var. İnsanların kaçtığı bir yaratığa dönüşebiliyorsunuz. Kurtulması ise epey meşakatli.
Oyunda ilginç olan ejderha öldürmek dev ya da mamut öldürmekten çok daha kolay. Oyunun başında bir dev gördüyseniz hiç yaklaşmayı denemeyin derim.
Bir diğer önemli ayrıntı ise kitaplar. Kitaplarda bazı tarifler ve yardımcı bilgiler olabiliyor. Göz gezdirmekte fayda var.
Yanımıza bir adet paralı savaşçı alabiliyoruz. Bunun yerine yanımıza aldığımız köpek dostumuz bizimle savaşlara gelebiliyor.Edindiğimiz at da savaşta bize yardımcı oluyor.
Şehirlerden ev alıp depo olarak kullanabiliyoruz.
Yuva kurmak
Riften'daki tapınaktan aldığımız Amulet of Mara adındaki madalyonu taktığımızda muhabbetimiz iyi olan kişilere evlenme teklif edebiliyoruz. Tapınakta küçük bir törenle dünya evine giriyoruz. Evlendiğimiz kişi istersek yanımızda bizimle savaşıyor, istersek evde yemekler hazırlayıp ek gelir sağlayabiliyor. Oyunun gözdesi Ysolda isimli Whiterun'lu hanım kızımız.
Sonuç olarak; The Elder Scrolls v Skyrim oynanabilirliği yüksek, çok ayrıntılı ve zevkli bir oyun. Grafikler yıl olarak biraz geride kalsa da sağlam içerik aradaki farkı çok iyi bir şekilde kapatıyor. Oyundaki hataları gidermek için şuana kadar 2 tane patch yayınlandı 3.sününde yolda olduğu söyleniyor.
Anlatacak daha çok şey var ama oynayıp öğrenmeniz daha zevkli olacağından hepsini anlatmadım. Anlattıklarım oyunun belki %20 sini karşılar :)
1 Ekim 2011 Cumartesi
Steam'deki ücretsiz oyunlar
Bir oyun olsun ama çok zamanımı almasın hem de bedava olsun diyorsanız, Steam'in ücretsiz sunduğu oyunları deneyebilirsiniz.
Öncelikle Steam indirip kurmak için link Steam indir
Oyunlar hakkında kısaca bilgi verecek olursam;
30 Eylül'den itibaren F2P olarak eklenen iki yeni oyun var. Iron Grip ve Rise of Immortals.
Iron Grip: Marauders
ISOTX firmasının geliştirdiği oyun, strateji severlere hitap ediyor. Binalar inşa edip, ekonomiyi dengeleyeyip savaşlara giriyorsunuz. Savaşları taktiksel olarak yönetebiliyorsunuz. Online olduğundan diğer oyunculara saldırıp yağmalayabiliyorsunuz. Oyun boyutu 22 mb (browser oyunlarına benzediğinden beni pek sarmadı )
Rise Of Immortals
Petroglyph firmasının MOBA (multiplayer online battle arena) türü, League of Legends ve DotA benzeri bir oyunu. Steam üzerinden indirdiğiniz de oyundaki hesabınıza birçok hediye geliyor.
Puzzle Pirates
Ubisoft'un java tabanlı bulmaca oyunu. Diğer oyuncularla poker, hearts ve spades kart oyunlarını oynayabiliyorsunuz. Bu sebeple biraz bağımlılık yapabilir. Basit görünümüne karşın oyunda ticaret, savaşlar, meslekler bulunmakta. Yıllardır bu oyunu oynayan kişilere rastlamak mümkün.
War Inc. Battlezone
Online Warmongers Group Inc. yapımı multiplayer fps. Sabotage , Capture the flag , Team Deathmatch , Deathmatch modları var. Grafikler fena değil. Cod ve Bf ile karşılaştırılamaz bile ama zaman geçirmelik oynanabilir.
Öncelikle Steam indirip kurmak için link Steam indir
Oyunlar hakkında kısaca bilgi verecek olursam;
30 Eylül'den itibaren F2P olarak eklenen iki yeni oyun var. Iron Grip ve Rise of Immortals.
Iron Grip: Marauders
ISOTX firmasının geliştirdiği oyun, strateji severlere hitap ediyor. Binalar inşa edip, ekonomiyi dengeleyeyip savaşlara giriyorsunuz. Savaşları taktiksel olarak yönetebiliyorsunuz. Online olduğundan diğer oyunculara saldırıp yağmalayabiliyorsunuz. Oyun boyutu 22 mb (browser oyunlarına benzediğinden beni pek sarmadı )
Rise Of Immortals
Petroglyph firmasının MOBA (multiplayer online battle arena) türü, League of Legends ve DotA benzeri bir oyunu. Steam üzerinden indirdiğiniz de oyundaki hesabınıza birçok hediye geliyor.
Puzzle Pirates
Ubisoft'un java tabanlı bulmaca oyunu. Diğer oyuncularla poker, hearts ve spades kart oyunlarını oynayabiliyorsunuz. Bu sebeple biraz bağımlılık yapabilir. Basit görünümüne karşın oyunda ticaret, savaşlar, meslekler bulunmakta. Yıllardır bu oyunu oynayan kişilere rastlamak mümkün.
War Inc. Battlezone
Online Warmongers Group Inc. yapımı multiplayer fps. Sabotage , Capture the flag , Team Deathmatch , Deathmatch modları var. Grafikler fena değil. Cod ve Bf ile karşılaştırılamaz bile ama zaman geçirmelik oynanabilir.
Global Agenda: Free Agent
Steam kullanıcılarından yüksek puan almış 2155 yılında geçen çoklu oyunculu fps oyunu. Yüksek teknoloji silahlarla robotlara karşı savaşabiliyorsunuz. pve ve pvp şeklinde oynanabiliyor.
Champions Online: Free for All
Cryptic Studios yapımı mmorpg. Oyunda herkes bir süper kahraman. Karakter tasarım paneli çok başarılı düzenlenmiş. Karakteriniz tamamen size özgü benzersiz olabiliyor. Görevler eğlenceli, dünya büyük. Ancak oyunda paralı oyuncular yüksek ayrıcalıklara sahip.
Spiral Knights
Sadece mouse kullanarak oynayabildiğiniz miniminicik bir mmorpg.
Forsaken World
Perfect World'ün en popüler mmo'larından birisi. Yaratık kes level kas mantığında, mmo'lardan artık bıktığım için fazla oynayamadım. Karakter tasarımlarını çok abartılı buldum. Grafikleri fena değil.
Team Fortress 2
Listedeki en oynanabilir oyun. İşin içinde Valve olunca fps'nin tadı başka. Bu oyun için yaptığım incelemeye şu linkten ulaşabilirsiniz;
24 Eylül 2011 Cumartesi
Muhabbet Kuşu Beslemek
Tek şanssızlıkları renkli olmak olan bu sevecen ve narin kuşlar malesef sorumsuz aileler tarafından çocuklarına oyuncak niyetine alınıyor, kısa sürede telef oluyorlar. Ya da kafasına esip evde bir hayvan olsun diye alıp eve gelen kimseler tarafından unutulup aç susuz bırakılıyorlar, düşüncesizce açık bırakılan pencelereden uçup gidiyorlar.
Bilmeniz gereken en önemli iki şey şu ki;
* Evimizde beslediğimiz muhabbet kuşları bağışıklıkları çok düşük hayvanlardır. Dışarıda 1-2 günden fazla yaşamazlar.
* "Benim kuş kaçmaz pencereyi açık bıraksam da" diye birşey demeyin. Muhabbet kuşlarının yön bulma yeteneği yoktur. Sadece ezberledikleri yollardan giderler. O sebeple dışarı çıktıkları anda kaybolurlar geri de dönemezler.
O sebeple eğer sevginizi verip iyi bakabileceğinize inanıyorsanız ve bir kenarda onu tek başına bırakmayacaksanız muhabbet kuşu alabilirsiniz.
Muhabbet kuşlarının psikolojisi çok hassastır. Yalnız kalmayı hiç sevmezler. Çok alıngandırlar. El ile tutulmayı hiç sevmezler. Özellikle uyumadan önce onu elinize alıp rahatsız ederseniz bunu unutmaz ertesi gün size karşı sinirli davranırlar. Uyku vakitleri geldiğinde sessizce öğretmek istediğiniz kelimeleri tekrar ederseniz daha çabuk konuşturursunuz. Ayrıca yeni evinize getirdiğiniz kuşu elinize alıştırmak içinde en uygun saatlerdir.
Muhabbet kuşu seçerken tüylerinin düzgün, burun deliklerinin geniş ve açık, gagasının parlak ve pürüzsüz, kuyruğunun ve başının dik olmasına dikkat ettin.
Kafes Seçimi
Kafesi kanatlarını komple açtığında sığabilecek genişlikte olması gerekir.
Kafesin içine fazla oyuncak koymayın. Eğer size alışmasını isterseniz kafesin içine ayna koymayın. Yoksa kendi aksiyle arkadaş olup size pas atmaz.
Kafes tülünün kuşun tırnağına takılmayacak şekilde olmasına dikkat edin.
Evdeki İlk Gün
Kafesi ve kuşu seçip eve getirdiniz. Kafesi ne çok yukarı ne de yere koymak iyi değildir. Kafes aydınlık ve evin en çok zaman geçirilen odasında olmalıdır. İlk getirdiğiniz de sessiz bir ortamda sizi ve çevreyi izlemesine izin verin. İlk gece korkup çırpınabilir. Eğer gece lambanız varsa yakarsanız daha iyi olur. Aldığınız ilk 15 gün kafesten dışarı salmayın. Kafesin yerini çok değiştirmeyin. Kafesle odayı yavaş yavaş gezdirin etrafı öğrenmeli ki dışarı çıktığında panik olup kendisini çarpmasın. Panik anındaki çarpmalardan dolayı iç kanama oluşabiliyor.
Ele Alıştırmak
Salmadan önce elinize alıştırmanız daha iyi olur. Ele alıştırmak için akşam vakitlerini seçin. Kafesin içine parmağınızı uzatın. Hareket ettirmeden 2 dakika kadar bekleyin. Bir süre sonra merak edip elinizi hafifçe gagalayacaktır. Tanımasına izin verdikten sonra kafesten elinizi çekin. Bu işlemi 3 gün daha yapın, parmağınızla ona yem ikram ederseniz daha çabuk alıştır. Elinizden ürkmemeye başladığında parmağınızı ayaklarının üstüne uzatır ve gövdesine yaslarsanız elinize çıkacaktır.
Kuşlar neler yemeli?
Ben açık yemleri tercih etmiyorum. Çabucak kurtlanabiliyor, içinde değişik parazitler olabiliyor. Yem dışında kuşunuza yedirebileceğiniz yiyeceklerde var. Kuşların tat alma duyusu aynı insanlardaki gibidir. Tatlıyı ve cips gibi tuzlu şeyleri çok severler. Ancak bu yiyecekler kuşlar için çok zararlıdır. Ömrünü kısaltır. İç organlarında yağlanmaya sebep olur, solunumunda problemler oluşabilir. Kuşunuza çok olmamak şartıyla elma, armut, portakal, mandalina yedirebiliriniz. Muz, maydanoz gibi boğazına yapışacak şeyleri kesinlikle yedirmemelisiniz. Ballı çubuk yemlerden ayda bir tane asın.
Bir sosyal paylaşım sitesinde kuşuna pasta yedirip fotoğrafının çeken birisine bu yaptığının iyi olmadığını söylemiştim. Ancak veteriner aramıyoruz beğenmiyorsan yorum yapma gibi bir yanıt almıştım.
Kuşun hasta olduğunu nasıl anlarım?
Hasta kuşlar bir köşede tüyleri kabartmış uyurlar. Gözleri şiş veya çapaklı olabilir. Ceresinde yani burnundaki delikler küçülüp kapanmış olabilir. Kuşlar hasta olduktan sonra yapılabilecek pek birşey kalmıyor ne yazık ki. Aldığınız petshopta iyi bakılmadığından da hasta olmuş olabilir. Hemen kendinizde suç arayıp üzülmeyin. Kuşların hasta olmaması için kafesi temiz tutun, suyunu en fazla iki günde bir değiştirin.Suyuna bir damla vitamin damlatırsanız daha dayanıklı olur. Sindirim rahatsızlıklarını önlemek için kuş kumu alıp yemliğe bir çay kaşığı kadar koyun.
Ben veteriner ya da kuş yetiştiricisi değilim ancak yıllardır kuş besliyorum. Tecrübelerimi sizinle paylaştım. Umarım faydalı olur :)
15 Eylül 2011 Perşembe
Google Music
Google'ın ardı arkası kesilmeyen girişimlerine, henüz beta aşamasında olan music.google.com'da eklendi (gerçi eklenmişti ben biraz geç yazdım).
Sistem şöyle;
Kullanıcı bilgisayarına isteğe bağlı "Music Manager" adında küçücük bir program kuruyor, bu program bilgisayarınızdaki müzikleri otomatik olarak tanımlayıp sisteme upload ediyor. İsterseniz i-tunes'tan satın aldığınız şarkıları da aktarabiliyorsunuz. Bu şekilde tüm müzik arşivinizi düzenli bir şekilde sanal ortama aktarmış oluyorsunuz. Dilediğiniz her bilgisayarda siteye girip, kendi arşivinizi kategorilenmiş bir şekilde dinleyebiliyorsunuz, shuffle özelliği de var.
Detaya baktığımız da;
Beta sürümünde olduğundan davet alarak üye olabiliyorsunuz. Henüz amerika için geçerli bir sistem ancak davet sistemiyle belki bir şekilde girebiliyorsunuz.(Şahsen bir kere de üye olabildim sorunsuz. Google dns kullandığımdan olabilir.)
Android yazılımına sahip telefonlar için uygulaması bulunmakta. Dinlediğiniz şarkılara oy verip üst sıralara taşıyabiliyorsunuz ya da eksi not verip listenizden çıkarabiliyorsunuz. My Library kısmında yüklediğiniz şarkıları, yeniler, albümler, sanatçılar şeklinde sıralayabiliyorsunuz. Ayrıca google'ın size ettiği bedava müzikleri de listenize ekleyebiliyorsunuz. Bu şekilde bir çok grup keşfettim.
Sonuç olarak bu olması gereken bir sistemdi ve google yine yaptı.
Yakında google dünyayı ele geçirecek dostlar. Tek sayfadan herşeyi yapıyoruz neredeyse. Henüz G+ güzelliklerini fark edemeyenler olmuş olsa da. Popüler kültür gecikmeli yayılır.
Erken keşfedip rahata kavuşmanız dileğiyle.
Sayfayı takip eden ve yazıya yorum yapanlara davetiye gönderebilirim. Elimizde 8 adet davetiye bulunmakta.
12 Eylül 2011 Pazartesi
Team Fortress 2
Valve'nin oyunu olan Team Fortress 2, Free to play olmasının ardından öğrendiğim Komik karakter tasarımlarıyla ilgimi çekmiş bir oyundu. Ancak battlefiled bad company tarafından oldukça meşgul edildiğimden deneme fırsatım olmamıştı. Günlerden bir gün, günün sıkıntısını atmak için yükledim. Training kısmını atlayıp oynadığımdan ilk seferde kavrayamadım. Çünkü her karakterin farklı özellikleri var. Eğitim kısmında hepsini çok güzel bir şekilde öğreniyorsunuz.
Oyunda mavi ve kırmızı olmak üzere iki takım birbiriyle rekabet ediyor.Takım çalışması çok önemli. Sınıflar birbirleriyle çok dengeli hazırlanmış. Hepsi birbirini tamamlıyor. Sniper, Heavy, Spy, Scout, Medic, Engineer, Pyro, Demoman ve Soldier sınıfları var.
Sınıflara kısaca göz atacak olursak;
Pyro benim favori sınıfım. Mümkün olduğunca onu seçiyorum. Tabi bazen duruma göre farklı sınıflar seçmek gerekiyor. Pyro'da alev silahı var. Bu şekilde düşmanlarınızı cız-bız yapabiliyorsunuz. Sağ tıkla da basınçlı hava ile yanan takım arkadaşlarınızı söndürebiliyorsunuz. Uzak menzilli olmadığından dinamik oynamak durumundasınız.
Soldier sınıfı koşu da yavaş ancak uzak menzilli bir sınıf.Roket atarıyla yüksek zararlar verebiliyor. Kocaman başlığının kapattığı gözleriyle etrafı nasıl gördüğü muamma.
En gaz karakter ayrıca
Medic en önemli sınıf bence. Genellikle Heavy karakterinin arkasında koşan
Medic'ler görebilirsiniz.İkisi ölümcül bir ikili oluyor.
Görünmez olma ve karşı takımdaki kişilerin kılığına girme yeteneği var. Spy
görünmez olup birisini arkadan bıçaklarsa o kişi ne kadar sağlıklı olursa olsun
bir kerede ölür.Kılık değiştirmenin ve görünmezliğin süre kısıtlaması var tabi
ki. Ve görünmez olduğunuzda bir Pyro 'nun rastgele ateşine yakalanırsanız
yanarsınız.
Taretlere yaklaşmak imkansız. Spylar görünmez olup yaklaşıp makinalarınızı
bozabiliyor. Zamanla nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğreniyorsunuz. Spy'ın
oyunlarına gelmiyorsunuz.
Sınıfımızı seçtik oyuna başlıyoruz,
Bir çok çeşit map ve görev mevcut. Kimi zaman Bir noktayı savunup kimi zaman saldırıda oluyoruz. Bazen iki takım gemilerini varış noktasına ulaştırmak için yarışıyor. Çevre tasarımları basit gözükse de eğlenceli olduğundan insanın içini baymıyor. Bazı konsept serverlar var ortaçağ ve atari oyunu versiyonlarını gördüm. Buralarda görev olmadığından item düşürmek adına vakit geçirebilirsiniz. Oyunda Türkçe dil desteği var. Steam yükleyip ayarlardan Türkçe diline senkronize ederseniz oyun da Türkçe oluyor. Yerli server'larda mevcut ancak yaş grubu düşük olduğundan Avrupa server'larını tavsiye ederim. Takım çalışması mantığı malesef yerli server'larda oturmamış. Herkes kahraman olma peşinde, sağa sola laf atmak ile meşgul.
Son olarak; Free To Play olmasına karşın gayet kaliteli ve oynanabilinir bir oyun. Yüklemek için bir adet steam hesabı edinmeniz yeterli.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)