Ads 300 x 250

13 Aralık 2011 Salı

LIMBO incelemesi

 


2D oyunlar hakkındaki tüm ön yargılarınızı bir kenarı bırakın..Playdead'in 1 milyondan fazla satan Limbo'su bir oyun olmaktan çok öte bir sanat şaheseri tadında. Siyah, beyaz ve gri tonlarındaki bu yapıt sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor!

   Öncelikle Limbo'nun kelime anlamından kısaca bahsedeyim. Hristiyan inancına göre Hz.İsa'dan önce doğanların, dolayısı ile vaftiz edilemeyenlerin gittiği cennet-cehennem arası yere verilen ad. İslam inancındaki Araf gibi.  Oyunun konusu tam da burada geçiyor. Ancak alışılmışın dışında karanlık, korku ve yalnızlık dolu bir yer olarak betimlenmiş.


   İsmini bile bilmediğimiz parlak gözlü küçük kahramanımız kız kardeşini arayan bir erkek çocuğu. Bunu oyunu oynarken değil, açıklamalarını okuduğumda öğrendim. Limbo size konuyu vermiyor, direk yaşatıyor.  Hikayenin, oyunun başında ve içeriğinde fazla işlenmemiş olması "mekanlar ve olaylara istediğiniz anlamları yüklemekte özgürsünüz" mesajı veriyor. Kimimizin fobilerini, kimimizin içinde yaşadığı soğuk yalnızlık hissini yoğunlaştırılmış bir şekilde tecrübe ediyoruz.

   Limbo tabi ki bir psikolojik gerilimden ibaret değil. Başta kolay başlayıp gittikçe zorlaşan, fizik kuralları ağırlıklı bir bulmaca oyunu. Yön tuşları ve ctrl tuşuyla oynanıyor. ctrl ile objeleri taşıyıp, halatlara tırmanıp, butonlara basıp bir takım durumları aktif edebiliyoruz. Tuzaklara takılmadan yolu bulmak bir süre sonra sizi delirten tekrarlara sebep oluyor. Oyun ilerledikçe refleksleriniz devreye giriyor. Doğru zamanlayı tutturmak, doğru yerlere basmak gerekli. Bazen sonrasını tahmin ederek aktif ettiğiniz  buton tam aksine ani  bir süprizle yerinizden sıçramanızı sağlayabiliyor.


   Limbo 3D aşmış grafikler ve renklere sahip olmadığından kan ve ölüm efektleri çok da sarsıcı değildir gibi düşünebilirsiniz. Bir bakıma doğru, çünkü şiddetten çok dram hakim. Ölüm sahneleri sesler ve görüntüler ile öyle başarılı desteklenmiş ki bir süre sonra rahatsız etmeye başlıyor. Bu denli etkilemesinin sebebini oyunun siyah beyaz oluşu, bu sebeple insanın sahneleri beyninde tekrar canlandırıp eksik yerleri kusursuz bir şekilde tamamlamasına bağlıyorum.


    Limbo her oyunseverin yaşaması gereken bir deneyim. Son kısımlarda bulmacayı çözüp bir sonrakine geçtiğiniz de inanılmaz mutluluklar yaşıyorsunuz. Oyun bittiğinde ise bir film izlemiş ya da bir rüyadan uyanmış hissi yaşıyorsunuz. Yani pek de bitmiş gibi gelmiyor. Etkisi bir süre daha devam ediyor.

Oyunun Steam'den bedavaya demosunu oynayıp, satın alabilirsiniz
Steam Linki


1 yorum:

  1. İnsanı kanser eden bir oyun aynı zamanda zevkli ölüm sahnelerinde zavallı karakterin başına gelenlere insanın içi acımıyor değil gerçekten çok uğraştım bitirene kadar sonuna gelincee oda ayrı bir kansorejen etmen :D

    YanıtlaSil