Ads 300 x 250

Lemur'dan Noodle Tarifi

Kore stili noodle efenim.

The Cave incelemem.

Monkey Island geliştiricilerinin kurduğu Double Fine şirketinden harika bir bulmaca oyunu.

Güle güle Msn

Efsanenin sonu.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

1 Ekim 2011 Cumartesi

Steam'deki ücretsiz oyunlar

  Bir oyun olsun ama çok zamanımı almasın hem de bedava olsun diyorsanız, Steam'in ücretsiz sunduğu oyunları deneyebilirsiniz.
Öncelikle Steam indirip kurmak için link Steam indir

 Oyunlar hakkında kısaca bilgi verecek olursam;

30 Eylül'den itibaren F2P olarak eklenen iki yeni oyun var. Iron Grip ve Rise of Immortals.

Iron Grip: Marauders
 ISOTX firmasının geliştirdiği oyun, strateji severlere hitap ediyor. Binalar inşa edip, ekonomiyi dengeleyeyip savaşlara giriyorsunuz. Savaşları taktiksel olarak yönetebiliyorsunuz. Online olduğundan diğer oyunculara saldırıp yağmalayabiliyorsunuz. Oyun boyutu 22 mb (browser oyunlarına benzediğinden beni pek sarmadı )



Rise Of Immortals

 Petroglyph firmasının MOBA (multiplayer online battle arena) türü, League of Legends ve DotA benzeri bir oyunu. Steam üzerinden indirdiğiniz de oyundaki hesabınıza birçok hediye geliyor.






Puzzle Pirates
 Ubisoft'un java tabanlı bulmaca oyunu.  Diğer oyuncularla poker, hearts ve spades kart oyunlarını oynayabiliyorsunuz. Bu sebeple biraz bağımlılık yapabilir. Basit görünümüne karşın oyunda ticaret, savaşlar, meslekler bulunmakta. Yıllardır bu oyunu oynayan kişilere rastlamak mümkün.





War Inc. Battlezone
  Online Warmongers Group Inc.  yapımı multiplayer fps.   Sabotage , Capture the flag , Team Deathmatch , Deathmatch modları var. Grafikler fena değil. Cod ve Bf ile karşılaştırılamaz bile ama zaman geçirmelik oynanabilir.



Global Agenda: Free Agent
Steam kullanıcılarından yüksek puan almış 2155 yılında geçen çoklu oyunculu fps oyunu. Yüksek teknoloji silahlarla robotlara karşı savaşabiliyorsunuz. pve ve pvp şeklinde oynanabiliyor.



Champions Online: Free for All
  Cryptic Studios yapımı mmorpg. Oyunda herkes bir süper kahraman. Karakter tasarım paneli çok başarılı düzenlenmiş. Karakteriniz tamamen size özgü benzersiz olabiliyor. Görevler eğlenceli,  dünya büyük. Ancak oyunda paralı oyuncular yüksek ayrıcalıklara sahip.



Spiral Knights
  Sadece mouse kullanarak oynayabildiğiniz miniminicik bir mmorpg.



Forsaken World
   Perfect World'ün en popüler mmo'larından birisi. Yaratık kes level kas mantığında, mmo'lardan artık bıktığım için fazla oynayamadım. Karakter tasarımlarını çok abartılı buldum. Grafikleri fena değil.




Team Fortress 2
  Listedeki en oynanabilir oyun. İşin içinde Valve olunca fps'nin tadı başka.  Bu oyun için yaptığım incelemeye şu linkten ulaşabilirsiniz;

24 Eylül 2011 Cumartesi

Muhabbet Kuşu Beslemek



  Tek şanssızlıkları  renkli olmak olan bu sevecen ve narin kuşlar malesef sorumsuz aileler tarafından çocuklarına oyuncak niyetine alınıyor, kısa sürede telef oluyorlar. Ya da kafasına esip evde bir hayvan olsun diye alıp eve gelen kimseler tarafından unutulup aç susuz bırakılıyorlar, düşüncesizce açık bırakılan pencelereden uçup gidiyorlar.

Bilmeniz gereken en önemli iki şey şu ki;
* Evimizde beslediğimiz muhabbet kuşları bağışıklıkları çok düşük hayvanlardır. Dışarıda 1-2 günden fazla yaşamazlar.
* "Benim kuş kaçmaz pencereyi açık bıraksam da" diye birşey demeyin. Muhabbet kuşlarının yön bulma yeteneği yoktur. Sadece ezberledikleri yollardan giderler. O sebeple dışarı çıktıkları anda kaybolurlar geri de dönemezler.

  O sebeple eğer sevginizi verip iyi bakabileceğinize inanıyorsanız ve bir kenarda onu tek başına bırakmayacaksanız muhabbet kuşu alabilirsiniz.

  Muhabbet kuşlarının psikolojisi çok hassastır. Yalnız kalmayı hiç sevmezler. Çok alıngandırlar. El ile tutulmayı hiç sevmezler. Özellikle uyumadan önce onu elinize alıp rahatsız ederseniz bunu unutmaz ertesi gün size karşı sinirli davranırlar.  Uyku vakitleri geldiğinde sessizce öğretmek istediğiniz kelimeleri tekrar ederseniz daha çabuk konuşturursunuz. Ayrıca yeni evinize getirdiğiniz kuşu elinize alıştırmak içinde en uygun saatlerdir.

  Muhabbet kuşu seçerken tüylerinin düzgün, burun deliklerinin geniş ve açık, gagasının parlak ve pürüzsüz, kuyruğunun ve başının dik olmasına dikkat ettin.


Kafes Seçimi
Kafesi kanatlarını komple açtığında sığabilecek genişlikte olması gerekir.

Kafesin içine fazla oyuncak koymayın. Eğer size alışmasını isterseniz kafesin içine ayna koymayın. Yoksa kendi aksiyle arkadaş olup size pas atmaz.

Kafes tülünün kuşun tırnağına takılmayacak şekilde olmasına dikkat edin.

Evdeki İlk Gün
  Kafesi ve kuşu seçip eve getirdiniz. Kafesi ne çok yukarı ne de yere koymak iyi değildir. Kafes aydınlık ve evin en çok zaman geçirilen odasında olmalıdır. İlk getirdiğiniz de sessiz bir ortamda sizi ve çevreyi izlemesine izin verin. İlk gece korkup çırpınabilir. Eğer gece lambanız varsa yakarsanız daha iyi olur. Aldığınız ilk 15 gün kafesten dışarı salmayın. Kafesin yerini çok değiştirmeyin. Kafesle odayı yavaş yavaş gezdirin etrafı öğrenmeli ki dışarı çıktığında panik olup kendisini çarpmasın. Panik anındaki çarpmalardan dolayı iç kanama oluşabiliyor.


Ele Alıştırmak
  Salmadan önce elinize alıştırmanız daha iyi olur. Ele alıştırmak için akşam vakitlerini seçin. Kafesin içine parmağınızı uzatın. Hareket ettirmeden 2 dakika kadar bekleyin. Bir süre sonra merak edip elinizi hafifçe gagalayacaktır. Tanımasına izin verdikten sonra kafesten elinizi çekin. Bu işlemi 3 gün daha yapın, parmağınızla ona yem ikram ederseniz daha çabuk alıştır. Elinizden ürkmemeye başladığında parmağınızı ayaklarının üstüne uzatır ve gövdesine yaslarsanız elinize çıkacaktır.

Kuşlar neler yemeli?
  Ben açık yemleri tercih etmiyorum. Çabucak kurtlanabiliyor, içinde değişik parazitler olabiliyor. Yem dışında kuşunuza yedirebileceğiniz yiyeceklerde var. Kuşların tat alma duyusu aynı insanlardaki gibidir. Tatlıyı ve cips gibi tuzlu şeyleri çok severler. Ancak bu yiyecekler kuşlar için çok zararlıdır. Ömrünü kısaltır. İç organlarında yağlanmaya sebep olur, solunumunda problemler oluşabilir. Kuşunuza çok olmamak şartıyla elma, armut, portakal, mandalina yedirebiliriniz. Muz, maydanoz gibi boğazına yapışacak şeyleri kesinlikle yedirmemelisiniz. Ballı çubuk yemlerden ayda bir tane asın.

Bir sosyal paylaşım sitesinde kuşuna pasta yedirip fotoğrafının çeken birisine bu yaptığının iyi olmadığını söylemiştim. Ancak veteriner aramıyoruz beğenmiyorsan yorum yapma gibi bir yanıt almıştım. 


Kuşun hasta olduğunu nasıl anlarım?
  Hasta kuşlar bir köşede tüyleri kabartmış uyurlar. Gözleri şiş veya çapaklı olabilir. Ceresinde yani burnundaki delikler küçülüp kapanmış olabilir. Kuşlar hasta olduktan sonra yapılabilecek pek birşey kalmıyor ne yazık ki. Aldığınız petshopta iyi bakılmadığından da hasta olmuş olabilir. Hemen kendinizde suç arayıp üzülmeyin. Kuşların hasta olmaması için kafesi temiz tutun, suyunu en fazla iki günde bir değiştirin.Suyuna bir damla vitamin damlatırsanız daha dayanıklı olur. Sindirim rahatsızlıklarını önlemek için kuş kumu alıp yemliğe bir çay kaşığı kadar koyun.

  Ben veteriner ya da kuş yetiştiricisi değilim ancak yıllardır kuş besliyorum. Tecrübelerimi sizinle paylaştım. Umarım faydalı olur :)

15 Eylül 2011 Perşembe

Google Music




 Google'ın ardı arkası kesilmeyen girişimlerine, henüz beta aşamasında olan music.google.com'da eklendi (gerçi eklenmişti ben biraz geç yazdım).

Sistem şöyle;
Kullanıcı bilgisayarına isteğe bağlı "Music Manager" adında küçücük bir program kuruyor, bu program bilgisayarınızdaki müzikleri otomatik olarak tanımlayıp sisteme upload ediyor. İsterseniz i-tunes'tan satın aldığınız şarkıları da aktarabiliyorsunuz. Bu şekilde tüm müzik arşivinizi düzenli bir şekilde sanal ortama aktarmış oluyorsunuz. Dilediğiniz her bilgisayarda siteye girip, kendi arşivinizi kategorilenmiş bir şekilde  dinleyebiliyorsunuz, shuffle özelliği de var.


 Detaya baktığımız da;


Beta sürümünde olduğundan davet alarak üye olabiliyorsunuz. Henüz amerika için geçerli bir sistem ancak davet sistemiyle belki bir şekilde girebiliyorsunuz.(Şahsen bir kere de üye olabildim sorunsuz. Google dns kullandığımdan olabilir.)
Android yazılımına sahip telefonlar için uygulaması  bulunmakta. Dinlediğiniz şarkılara oy verip üst sıralara taşıyabiliyorsunuz  ya da eksi not verip listenizden çıkarabiliyorsunuz. My Library kısmında yüklediğiniz şarkıları, yeniler, albümler, sanatçılar şeklinde sıralayabiliyorsunuz. Ayrıca google'ın size ettiği bedava müzikleri de listenize ekleyebiliyorsunuz. Bu şekilde bir çok grup keşfettim.

Sonuç olarak bu olması gereken bir sistemdi ve google yine yaptı.

 Yakında google dünyayı ele geçirecek dostlar. Tek sayfadan herşeyi yapıyoruz neredeyse. Henüz G+ güzelliklerini fark edemeyenler olmuş olsa da. Popüler kültür gecikmeli yayılır.
Erken keşfedip rahata kavuşmanız dileğiyle.

Sayfayı takip eden ve yazıya yorum yapanlara davetiye gönderebilirim. Elimizde 8 adet davetiye bulunmakta.



12 Eylül 2011 Pazartesi

Team Fortress 2

  

  Valve'nin oyunu olan Team Fortress 2, Free to play olmasının ardından öğrendiğim  Komik karakter tasarımlarıyla ilgimi çekmiş bir oyundu. Ancak battlefiled bad company tarafından oldukça meşgul edildiğimden deneme fırsatım olmamıştı. Günlerden bir gün, günün sıkıntısını atmak için yükledim. Training kısmını atlayıp oynadığımdan ilk seferde kavrayamadım. Çünkü her karakterin farklı özellikleri var. Eğitim kısmında hepsini çok güzel bir şekilde öğreniyorsunuz.

Oyunda mavi ve kırmızı olmak üzere iki takım birbiriyle rekabet ediyor.Takım çalışması çok önemli. Sınıflar birbirleriyle çok dengeli hazırlanmış. Hepsi birbirini tamamlıyor. Sniper, Heavy, Spy, Scout,  Medic, Engineer, Pyro,  Demoman ve Soldier sınıfları var.


Sınıflara kısaca göz atacak olursak;


Pyro benim favori sınıfım. Mümkün olduğunca onu seçiyorum. Tabi bazen duruma göre farklı sınıflar seçmek gerekiyor. Pyro'da alev silahı var. Bu şekilde düşmanlarınızı cız-bız yapabiliyorsunuz. Sağ tıkla da basınçlı hava ile yanan takım arkadaşlarınızı söndürebiliyorsunuz. Uzak menzilli olmadığından dinamik oynamak durumundasınız.








Soldier sınıfı koşu da yavaş ancak uzak menzilli bir sınıf.Roket atarıyla yüksek zararlar verebiliyor. Kocaman başlığının kapattığı gözleriyle etrafı nasıl gördüğü muamma.








            Heavy sınıfı sağlığı en yüksek sınıf, ağır makinalı kullandığından hızı yavaş.
            En gaz karakter ayrıca


             Medic en önemli sınıf bence. Genellikle Heavy karakterinin arkasında koşan 
             Medic'ler görebilirsiniz.İkisi ölümcül bir ikili oluyor.










                    Spy oynaması en zevkli sınıf çünkü düşmanı sinirden çıldırtabiliyorsunuz
                   Görünmez olma ve karşı takımdaki kişilerin kılığına girme yeteneği var. Spy
                   görünmez olup birisini arkadan bıçaklarsa o kişi ne kadar sağlıklı olursa olsun 
                   bir kerede ölür.Kılık değiştirmenin ve görünmezliğin süre kısıtlaması var tabi 
                   ki. Ve görünmez olduğunuzda bir Pyro 'nun rastgele ateşine yakalanırsanız 
                  yanarsınız.






Sniper sınıfını diğer oyunlardan tanıyoruz. Headshot yaparsa hiç şansınız yok.










             Engineer takımın olmazsa olmazlarından. Teleport girişleri kuruyor, taret üretiyor.
             Taretlere yaklaşmak imkansız. Spylar görünmez olup yaklaşıp  makinalarınızı 
             bozabiliyor. Zamanla nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğreniyorsunuz. Spy'ın
             oyunlarına gelmiyorsunuz.









Scout en hızlı koşan sınıf. Hızlı oynamaya alışıksanız ve iyi bir nişancıysanız seçmeniz gereken sınıf. Ayrıca kutsal palamut silahı efsane.









Demoman patlayıcılar konusunda uzman sınıf. Mayın döşeyip bomba atıyor. Mayınları istediği zaman patlatabiliyor.










Sınıfımızı seçtik oyuna başlıyoruz, 

   Bir çok çeşit map ve görev mevcut. Kimi zaman Bir noktayı savunup kimi zaman saldırıda oluyoruz. Bazen iki takım gemilerini varış noktasına ulaştırmak için yarışıyor. Çevre tasarımları basit gözükse de eğlenceli olduğundan insanın içini baymıyor. Bazı konsept serverlar var ortaçağ ve atari oyunu versiyonlarını gördüm. Buralarda görev olmadığından item düşürmek adına vakit geçirebilirsiniz. Oyunda Türkçe dil desteği var. Steam yükleyip ayarlardan Türkçe diline senkronize ederseniz oyun da Türkçe oluyor. Yerli server'larda mevcut ancak yaş grubu düşük olduğundan Avrupa server'larını tavsiye ederim. Takım çalışması mantığı malesef yerli server'larda oturmamış. Herkes kahraman olma peşinde, sağa sola laf atmak ile meşgul.

Son olarak; Free To Play olmasına karşın gayet kaliteli ve oynanabilinir bir oyun. Yüklemek için bir adet steam hesabı edinmeniz yeterli.








11 Eylül 2011 Pazar

The Secret World ve Çıkamayan Betası

 

    Age of Conan'ın yarattığı hayal kırıklığının ardından Funcom firması yine çuvalladı.
26 Ağustos'ta açılması gereken The Secret World betası belirsiz bir tarihe ertelendi. Mmorpg piyasasında
devrim yaratacağı iddia edilen oyunda diğer mmolardan farklı bir çok yenilik var.Örneğin level atlama mantığı yok.Efsaneleşmiş vampir, zombi, kurtadam, mumya gibi yaratık türleri oyunda mevcut. Ancak hepsi kendi memleketinde.Mesela lanetli mumyalar için Mısır'a gidiyoruz, ejderhalarla savaşmak için Çin'e.

Oyuna kayıt olurken  üç topluluktan birisini seçiyorsunuz. 



Dragon grubu yakın dövüş ağırlıklı.
İlluminati grubu ateşli silah ağrlıklı.
Templar grubu ilahi güçlere sahip bir sınıf.

Şekildeki gibi  bir yetenek ağacı var.

  Bu gruplar birbiriyle savaş içinde midir o kısmı bilmiyorum,tüm bunları ne zaman öğreneceğiz
bunu da bilmiyorum.Funcom'da bilmiyor.Teknik problemlerimiz var diyorlar. Öte yandan oyunun sinematikleri gerçekten çok sağlam. Belki oyunları çok iyi olmadan açmak istemedikleri için beta açılmamıştır diye olumlu olasıklar düşündürtüyor insana.

 Sitelerindeki videolardan daha çok ayrıntıya ulaşabilirisniz.

http://www.thesecretworld.com/





15 Ağustos 2011 Pazartesi

Stop Motion Animasyon Tekniği

Stop Motion Nedir?


Sandığımızın aksine çok eski bir 3D film çekim tekniği. Bu teknikle çekilen filmlerde fiziksel nesneler adeta canlıymış gibi kendi başlarına hareket ediyor. Mantığı ise çok basit . Önce objeler yavaş yavaş hareket ettirilerek resimleri çekiliyor. Bu objeler genellikle kilden yapılma oluyor. Çünkü kil şekil vermesi en kolay madde. Kil kullanılarak yapıan bu tekniğe "Claymotion" adı da veriliyor. Bilindik en ünlü örneği King Kong stop motion tarihinin mihenk taşlarından.
Stop motion'un çeşitleri var.



1. Stereoscopic Stop Motion





İlk  kısa Stop motion filmi "In Tune With Tomorrow " 1939 yılında John Norling tarafından çekilmiş .Daha sonra 1955 yılında Paul Sprunck tarafından " Sam Space Adventures" çekilen ikinci kısa stop motion filmi olmuş. Stereo 3D olarak çekilen 3. ve son film olan "The Incredible Invasion of the 20,000 Giant Robots from Outer Space"  Elmer Kaan ve Alexander Lentjes tarafından çekilmiş.


2. Go Motion
  Phill Tippet tarafından geliştirilen bu teknik ilk olarak The Empire Strikes Back (1980), Dragonslayer (1981) ve Robocop filmlerinde kullanılmış. Bu teknikte eski teknikten farklı olarak bilgisayar efektleri de uygulanmış ve daha gerçekçi bir görüntü sağlanmış. Bu teknik sayesinde köşeyi dönen Phill Tippet hepimizin ilk izlediğinde ağzını açık bırakan  1993 yılındaki Jurassic Park filmini de çekmiş.


3. Computer Generated Imagery (CGI tekniği)
  Günümüzde kullanılan bu bilgisayarlı teknik sayesinde artık uzun metrajlı stop motion filmler yapılabiliyor.3D modelleme , animasyon  ve VFX (Visual Effects "görsel efekt") sanatçılarının işine değer katan teknik "gör" ve "hisset " olarak tanımlanıyor. Özellikle çocuk programlarında ve reklam filmlerinde kullanılıyor. Bu teknikler yapılan en popüler film Tim Burton'ın 2005 yılındaki Corpse Bride filmi.






13 Ağustos 2011 Cumartesi

Google+ Oyunları


   Google+ kesinlikle facebook'a ciddi rakip olabilmek için web tabanlı oyunları aktif etmeliydi. Piyasaya ilk çıktığı günden bunun duyurusunu zaten hepimiz görmüştük.
İlk günden beri merakla beklediğim plus oyunları sonunda aktif oldu. Gelelim içeriğe;

   Sitenin üst kısmında bulunan çevreler butonunun hemen yanında şık küçük simgesiyle oyunlar sekmesi görünüyor. Sekmeye tıklayıp girdiğimizde efsane önümüze geliyor.
Her zamanki gibi beyaz temalı sayfa üzerinde kişilerin bildirim görmeden rahatça oyunlarına erişebilmesini sağlıyor google. Ana sayfa ile hiçbir alakanız yok.
Öne çıkan oyunlar başlığı altında açılış sayfanızda önerilerini gösteriyorlar. Altında ki buton "tüm oyunlar" rahatça ufak simgeleri ve logolarıyla gözünüzün içine içine 
ferah ferah batırılıyor. Zaten google'da en sevdiğim şey önünüze milyonlarca buton koymuyor olması. Meraklıysanız tıklayıp, istediğiniz yere giriyorsunuz. Bir diğer güzellikse
Oyun bildirimlerinin farklı bir sayfada açılıyor olması ve kalabalık yaratmıyor olması. Twitter tarzında aldığınız davetler görünüyor ve isterseniz geri bildirim, kötü kullanım
olarak adledebiliyorsunuz. Henüz engel koyulmuyor sanıyorum. Menü dahilinde olmasa da "son oynanalar" bölümü çok daha başarılı. Birbirine benzeyen oyun adlarını karıştırıp 
vakit kaybetmeden oynayabiliyorsunuz. Gelelim oyunlara...

  Henüz çok fazla seçenek olmaması normal. Henüz sınırlı kişiye oyunlar sekmesi açılmış bildiğim kadarıyla ve test aşamasındalar. Şüphesüz ki test aşamasında tek sorun çıkartmayacak
olan ödeme kısmı vardır :). Henüz bir bug ile karşılaşmadım ve oynadığım oyunlar içerisinde klasik dışı diyebileceğim "dragon age legends" var. Bioware web tabanlı oyun yaparsa
böyle olur zaten. Herifler akmış hocam... Single play tadında tam can sıkıntısı gidermelik. Kendi potunuzu yapmadan partinize seçeceğiniz kişiye kadar karar sizin. Bir diğer oyun
zynga poker. Çok iyi be abi! şaka şaka detayını anlatmaya bile gerek yok, bildiğin aç pokerciler için para kotarma oyunu. 

  Dragons of Atlantis, bakın ne diyorum; "katıksız, muhteşem, dibini yalarım onun". Web tabanlı strateji köy möy basıp katletme oyunu. Yalnız öyle sıradan değil. Şehirdeki popülasyonun
mutluluk oranından tutun, keseceğiniz vergi, her yapım için farklı zaman sayımı, kişisel herolar ve kendine özgü dragonunuza kadar unutulmamış, yapılmış. Başlardaki bekleme süreleri az
olduğu için canınız sıkılmıyor ve oyuna bağlanıyorsunuz(iyi taktik). Verdiği görevler sayesinde yatırdığınız parayı geri çıkarma olanağınızda oluyor. İlk başladığınızda zaten
1 hafta dokunulmaz oluyorsunuz. Bu sebeple abanın ekonomiye abanın etraftaki ormanı vesaireyi ele geçirmeye. Her gün size random bir hediye gönderiyorlar buda güzel ve mutlaka 
oynayın diyorum. 
  
 Neticede google+ henüz çaylak ama iyi gözlemci. kendileri de insanların ne istediğinin farkında. Baştan savma ilerlemek yerine sağlam kazık bulmuşlar striptiz yapıyorlar. 
Şimdiden bir çok kişi oyunlara dalmış bulunmakta ve olumsuz yorum görmedim. Vakit buldukça ve istek olursa diğer oyunlarada inekleyip bakıcam. Görüşürüz..


13 Temmuz 2011 Çarşamba

The Witcher 2 : Assassins of Kings İncelemesi



Yoğun bir mmorpg döneminden sonra single player oyunlardan uzaklaşmıştım. The Witcher 2'nin gittikçe popülerleşmesi ilgimi çekti. 13.9 gb boyutundaki oyun güzel bir hikayeye
başarılı grafiklere sahip bir Rpg. Öyle ki olaya kendinizi son derece kaptırıyor, oynarken havalara girebiliyorsunuz. 

Konusu Rivialı Geralt abimiz Kral'a suikast yapmakla suçlanıyor. Doğal olarak  esas katilin peşine düşüyoruz.Bu yolda gittiğimiz köylerde ormanlarda başımıza gelmedik musibet kalmıyor.

Witcher; küçüklükten eğitime alınan yaratıklara karşı savaşmak için yetiştirilmiş büyü kullanabilen insan görünümlü üstün bir sınıf. Normal insanlardan farklı olan sarı gözleri
halkın tırsmasına arkasından  konuşmasına neden oluyor. Çoluk çocuk maytap geçiyor gördüğü yerde.Ah yavrum bir bilse ki köyü yerle bir edecek kudrete sahip olduğunu.

Eğer iyi bir ekran kartınız varsa ayrıntılar, karakter modellemeleri sizi hayran bırakabilir. Kalas kalas hareketler yapan adamlar yok her şey çok insan ergonomisine uygun. Dövüşe girdiğimiz de çok fantastik hareketler söz konusu değil. Üstünden takla attım döndüm koştum uçarak kılıcı sapladım gibi şeyler yapamıyoruz. Bu durum olaya gerçeklik katmış. Ek olarak büyülerimizden kullanabiliyoruz.

Oyunun ilk versiyonunu oynamayanlar için menüler büyüler epey karışık. O sebeple kısaca özetleyeyim neyin ne işe yaradığını.

Ctrl tuşuna bastığımızda önümüze büyü seçenekleri geliyor.İsmiyle icraatı arasında hiç bir bağlantı kuramadığmız Sign olarak adlandırılan bu büyüler şöyle

Aard : En kullanışlı ve hızlı yenilenme süresine sahip büyümüz. Küçük çaplı bir elektrik şoku gibi düşmanı sersemletiyor ve canını düşürüyor. İlerleyen level'larda eğer magic alanında kendimizi geliştirirsek patlama, uçurma etkisi yapabiliyor.

Yrden: Tuzak şeklinde bir büyü. Düşman üzerine bastığında şoka giriyor.(yrden , yerden diyerek aklımda kalmıştı.:P )


İgni:  Ateş püskürtmenize yarıyor. Ayrıca bazı tahta kapıları da açmanıza yarıyor. Kabuklu yaratıklar olan Endrega'lar da çok etkili.



Quen: Bu büyüyle kendinize bir kalkan oluşturuyorsunuz. Size vurulan zararın bi kısmı düşmanınıza yansıyor. Kılıç dövüşü yapacaksanız tavsiye ederim. Bu büyü açıkken diğer büyüleri kullanamıyoruz bir süre.


Axii: Rivia'lı Geralt karakterimizin sinematiklerde bolca kullandığını gördüğümüz akıl kontol eden büyü. Düşmanınız eğer tekse sizden kaçıp uzaklaşıyor. Eğer kalabalıklarsa bir süreliğine sizin tarafınıza geçiyor.



Crtl bastığımızda çıkan meditate menüsünden, yetenek ağacı, potion yapımı - içimi ve karakter özelliklerine ulaşabilirsiniz.
E tuşu blok yapmanızı, 1 ve 2 kılıçlarınızı çekmenizi, space dövüş esnasında yuvarlanmanızı, Z tuşu da etraftaki tuzakları taramanızı sağlıyor.Dövüşte kalabalık bir gruba karşı kaldıysanız spcae tuşuyla yerlerde yuvarlanmak kaçışlarda çok işe yarıyor. Oyunun mekaniğini çözene kadar sağ kalmak gerçekten zor. Otomatik save'lere güvenmeden bol bol save almayı alışkanlık haline getirin. Yoksa çok üzücü durumlar ortaya çıkabilir. Normal modda beni bu kadar zorlayan bir oyunla ilk defa karşılaşıyorum.

Son olarak; zıplayamamak beni biraz rahatsız etti açıkçası. Ormanda engellere takılmak yerine atlayabilseydik üstünden güzel olurdu. Adamlar koskocaman oyun yapmış vardır bir bildikleri herhalde..

Oyunun atmosferi güzel ve detaylı, müzikler muhteşem olmuş. Soundtrack albüm linkini bulursam paylaşacağım yakın zamanda. Oyunun 16 farklı sona sahip olduğu söyleniyor. Yani söylediğiniz her söz kaderi değiştiriyor.Ben efendi witcher olma yolunu seçtim.




30 Haziran 2011 Perşembe

Google Plus’ta göze çarpan ilk özellikler



Circle olayı çok başarılı. Facebook’ta ki arkadaş grupları oluşturmaya benziyor. Ancak Facebook’ta duvar paylaşımlarını  gruplara göre ayarlayamıyoruz . Google Plus’ta her gönderi paylaştığınızda kimlere görünmesini istediğinizi soruyor. .Bir kişiyi birden fazla çevreye ekleyebiliyorsunuz.

Fotoğraf  eklemek albüm oluşturmak çok hızlı. Flash fotoğraf galerisi göze hoş geliyor. Fotoğraflar küçültülmeden gösteriliyor.

Web üzerinde +1 verdiğiniz paylaşımlar profilinizde listeleniyor. Aramalarda ilginizi çekecek şeyler üst sıralarda çıkıyor.

Paylaştığınız bir yazıyı daha sonra geri dönüp düzenleyebiliyorsunuz.

Arkadaşlarınızla site üzerinde görüntülü konuşabiliyorsunuz. Konferans şeklinde mesajlaşma yapılabiliyor.

Konular kısmına ilgi alanları ekleyip, web genelinde güncel bir şekilde takipte bulunabiliyorsunuz.

bu yazı güncellenecektir :)



28 Haziran 2011 Salı

The Vampire Diaries



  Öncelikle söyleyeyim ki twilight-sever değilim. Vampirin bir tavuğa…pardon bir insana aşık olmasını hiç romantik bulmuyorum. Yakın arkadaşımın önerisi ve yoğun ısrarları üzerine, vampir temalı dizi ve filmlerden pek haz etmesem de bir bölüm izleyeyim fikrim olsun diyerek başladım bu diziye.
Dizi, LJ Smith’in yazdığı romandan uyarlama. Dizi Twlight sonrasında çekildi ama kitap Twilight serisinden çok önce yazılmış. Diziyi izlerken Stephenie Meyer ablamızın Twilight’ı yazarken nereden esinlendiğini görüyoruz. Çalmış demiyorum kesinlikle esinlenmiş. Dizi içinde de sık sık gönderme yapılıyor Twilight’a. Ancak dizinin oyuncularından Nina Dobrev başarılarını Twilight filmine borçlu olduklarını söyledi. Malum vampir popülerliğinin tavan yapmasının sebebi.

  Esas kızımız Elena Gilbert (Nina Dobrev ) 17 yaşında ailesini yaz tatilinde geçirdiği kazada kaybetmiş, kardeşi ve teyzesiyle birlikte Mystic Falls’ta yaşıyor. Daha sonra okula kanaatimce pek bir tipsiz olan Stefan Salvatore (Paul Wesley) geliyor. Kızımız hemencecik aşık oluyor köşe surat vampirimize. İlk kısımlar biraz sıkıcı bu sebeple. Taa ki Stefan’ın abisi Damon Salvatore olaya dahil olana kadar. Ian Somerhalder’ın canlandırdığı karakter hikayenin tadı tuzu izlenme sebebi. İlerleyen kısımlar da Elena’ya olan ilgiye geçmişten gelen bir takıntının sebep olduğunu görüyoruz ve mantıklı bir sebep olduğu için izlemeye devam ediyoruz. 

 Toplam 2 sezon (33 Bölüm). Yeni sezon 15 Eylül 2011’de başlayacak.


En güzeli;
 parlayan vampirler yok ! 


3.sezon setinden ilk fotoğraf...