Ads 300 x 250

Lemur'dan Noodle Tarifi

Kore stili noodle efenim.

The Cave incelemem.

Monkey Island geliştiricilerinin kurduğu Double Fine şirketinden harika bir bulmaca oyunu.

Güle güle Msn

Efsanenin sonu.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

The Witcher 2 : Assassins of Kings İncelemesi



Yoğun bir mmorpg döneminden sonra single player oyunlardan uzaklaşmıştım. The Witcher 2'nin gittikçe popülerleşmesi ilgimi çekti. 13.9 gb boyutundaki oyun güzel bir hikayeye
başarılı grafiklere sahip bir Rpg. Öyle ki olaya kendinizi son derece kaptırıyor, oynarken havalara girebiliyorsunuz. 

Konusu Rivialı Geralt abimiz Kral'a suikast yapmakla suçlanıyor. Doğal olarak  esas katilin peşine düşüyoruz.Bu yolda gittiğimiz köylerde ormanlarda başımıza gelmedik musibet kalmıyor.

Witcher; küçüklükten eğitime alınan yaratıklara karşı savaşmak için yetiştirilmiş büyü kullanabilen insan görünümlü üstün bir sınıf. Normal insanlardan farklı olan sarı gözleri
halkın tırsmasına arkasından  konuşmasına neden oluyor. Çoluk çocuk maytap geçiyor gördüğü yerde.Ah yavrum bir bilse ki köyü yerle bir edecek kudrete sahip olduğunu.

Eğer iyi bir ekran kartınız varsa ayrıntılar, karakter modellemeleri sizi hayran bırakabilir. Kalas kalas hareketler yapan adamlar yok her şey çok insan ergonomisine uygun. Dövüşe girdiğimiz de çok fantastik hareketler söz konusu değil. Üstünden takla attım döndüm koştum uçarak kılıcı sapladım gibi şeyler yapamıyoruz. Bu durum olaya gerçeklik katmış. Ek olarak büyülerimizden kullanabiliyoruz.

Oyunun ilk versiyonunu oynamayanlar için menüler büyüler epey karışık. O sebeple kısaca özetleyeyim neyin ne işe yaradığını.

Ctrl tuşuna bastığımızda önümüze büyü seçenekleri geliyor.İsmiyle icraatı arasında hiç bir bağlantı kuramadığmız Sign olarak adlandırılan bu büyüler şöyle

Aard : En kullanışlı ve hızlı yenilenme süresine sahip büyümüz. Küçük çaplı bir elektrik şoku gibi düşmanı sersemletiyor ve canını düşürüyor. İlerleyen level'larda eğer magic alanında kendimizi geliştirirsek patlama, uçurma etkisi yapabiliyor.

Yrden: Tuzak şeklinde bir büyü. Düşman üzerine bastığında şoka giriyor.(yrden , yerden diyerek aklımda kalmıştı.:P )


İgni:  Ateş püskürtmenize yarıyor. Ayrıca bazı tahta kapıları da açmanıza yarıyor. Kabuklu yaratıklar olan Endrega'lar da çok etkili.



Quen: Bu büyüyle kendinize bir kalkan oluşturuyorsunuz. Size vurulan zararın bi kısmı düşmanınıza yansıyor. Kılıç dövüşü yapacaksanız tavsiye ederim. Bu büyü açıkken diğer büyüleri kullanamıyoruz bir süre.


Axii: Rivia'lı Geralt karakterimizin sinematiklerde bolca kullandığını gördüğümüz akıl kontol eden büyü. Düşmanınız eğer tekse sizden kaçıp uzaklaşıyor. Eğer kalabalıklarsa bir süreliğine sizin tarafınıza geçiyor.



Crtl bastığımızda çıkan meditate menüsünden, yetenek ağacı, potion yapımı - içimi ve karakter özelliklerine ulaşabilirsiniz.
E tuşu blok yapmanızı, 1 ve 2 kılıçlarınızı çekmenizi, space dövüş esnasında yuvarlanmanızı, Z tuşu da etraftaki tuzakları taramanızı sağlıyor.Dövüşte kalabalık bir gruba karşı kaldıysanız spcae tuşuyla yerlerde yuvarlanmak kaçışlarda çok işe yarıyor. Oyunun mekaniğini çözene kadar sağ kalmak gerçekten zor. Otomatik save'lere güvenmeden bol bol save almayı alışkanlık haline getirin. Yoksa çok üzücü durumlar ortaya çıkabilir. Normal modda beni bu kadar zorlayan bir oyunla ilk defa karşılaşıyorum.

Son olarak; zıplayamamak beni biraz rahatsız etti açıkçası. Ormanda engellere takılmak yerine atlayabilseydik üstünden güzel olurdu. Adamlar koskocaman oyun yapmış vardır bir bildikleri herhalde..

Oyunun atmosferi güzel ve detaylı, müzikler muhteşem olmuş. Soundtrack albüm linkini bulursam paylaşacağım yakın zamanda. Oyunun 16 farklı sona sahip olduğu söyleniyor. Yani söylediğiniz her söz kaderi değiştiriyor.Ben efendi witcher olma yolunu seçtim.




30 Haziran 2011 Perşembe

Google Plus’ta göze çarpan ilk özellikler



Circle olayı çok başarılı. Facebook’ta ki arkadaş grupları oluşturmaya benziyor. Ancak Facebook’ta duvar paylaşımlarını  gruplara göre ayarlayamıyoruz . Google Plus’ta her gönderi paylaştığınızda kimlere görünmesini istediğinizi soruyor. .Bir kişiyi birden fazla çevreye ekleyebiliyorsunuz.

Fotoğraf  eklemek albüm oluşturmak çok hızlı. Flash fotoğraf galerisi göze hoş geliyor. Fotoğraflar küçültülmeden gösteriliyor.

Web üzerinde +1 verdiğiniz paylaşımlar profilinizde listeleniyor. Aramalarda ilginizi çekecek şeyler üst sıralarda çıkıyor.

Paylaştığınız bir yazıyı daha sonra geri dönüp düzenleyebiliyorsunuz.

Arkadaşlarınızla site üzerinde görüntülü konuşabiliyorsunuz. Konferans şeklinde mesajlaşma yapılabiliyor.

Konular kısmına ilgi alanları ekleyip, web genelinde güncel bir şekilde takipte bulunabiliyorsunuz.

bu yazı güncellenecektir :)



28 Haziran 2011 Salı

The Vampire Diaries



  Öncelikle söyleyeyim ki twilight-sever değilim. Vampirin bir tavuğa…pardon bir insana aşık olmasını hiç romantik bulmuyorum. Yakın arkadaşımın önerisi ve yoğun ısrarları üzerine, vampir temalı dizi ve filmlerden pek haz etmesem de bir bölüm izleyeyim fikrim olsun diyerek başladım bu diziye.
Dizi, LJ Smith’in yazdığı romandan uyarlama. Dizi Twlight sonrasında çekildi ama kitap Twilight serisinden çok önce yazılmış. Diziyi izlerken Stephenie Meyer ablamızın Twilight’ı yazarken nereden esinlendiğini görüyoruz. Çalmış demiyorum kesinlikle esinlenmiş. Dizi içinde de sık sık gönderme yapılıyor Twilight’a. Ancak dizinin oyuncularından Nina Dobrev başarılarını Twilight filmine borçlu olduklarını söyledi. Malum vampir popülerliğinin tavan yapmasının sebebi.

  Esas kızımız Elena Gilbert (Nina Dobrev ) 17 yaşında ailesini yaz tatilinde geçirdiği kazada kaybetmiş, kardeşi ve teyzesiyle birlikte Mystic Falls’ta yaşıyor. Daha sonra okula kanaatimce pek bir tipsiz olan Stefan Salvatore (Paul Wesley) geliyor. Kızımız hemencecik aşık oluyor köşe surat vampirimize. İlk kısımlar biraz sıkıcı bu sebeple. Taa ki Stefan’ın abisi Damon Salvatore olaya dahil olana kadar. Ian Somerhalder’ın canlandırdığı karakter hikayenin tadı tuzu izlenme sebebi. İlerleyen kısımlar da Elena’ya olan ilgiye geçmişten gelen bir takıntının sebep olduğunu görüyoruz ve mantıklı bir sebep olduğu için izlemeye devam ediyoruz. 

 Toplam 2 sezon (33 Bölüm). Yeni sezon 15 Eylül 2011’de başlayacak.


En güzeli;
 parlayan vampirler yok ! 


3.sezon setinden ilk fotoğraf...




1 Mayıs 2011 Pazar

Kore Dizileri !


İki gün önce " haftalık takip ettiğim dizilerin yeni bölümleri çıkmış mıdır acaba?" diye sitelere göz atarken çıkmadıklarını gördüm ve arka arkaya bölümleri eklenmiş bir kore dizisi gözüme ilişti baktım ki birsürü yorumlar verilmiş artı oylar , büyük ilgi var azizim. Dedim ki eksik kalmayayım bir tecrübe edeyim. Hayatımda hiç Kore yapımı dizi izlemedim demeyeyim dedim...demez olaydım..

Koreliler görüntü olarak ne japonlar kadar çekik gözlü ve uzun suratlı ne de çinlililer kadar yuvarlak hatlı yüzlere sahipler. Bana mı öyle geldiler bilmiyorum ama aşırı sevimliler. Artık bir bakışta bu üç milletten insanı şıp diye tanıyabilirim. Dolayısıyla hiç bi Japon onu Çin'li sandığım için bana trip atamaz. Korelileri Japon sansam hoşlarına gidebilir belki, pek bir hayranlıkları var Japonya'ya karşı. Tabi ben bu üç milletten insanı nerede bir arada göreceksem... (neyse konumuza dönelim) Nitekim bu sevimli görünüşlü insanların ağlamaları ve sevinmeleri sizi öyle derinden etkiliyor ki sırf sevindiklerini görmek için bir sürü bölüm izleyebiliyorsunuz. İlk izlediğim kore dizisi "Personal Taste" orjinal ismini öğrensem de doğru telaffuz edemeyeceğimden aramadım bile. Kore yapımı diziler hakkında yaptığım kısa araştırma sonucu öğrendim ki pek tutulan bir dizi bile değilmiş. Bunca acıtasyonun daha kralını hayal edemiyorum.

Personal Taste hakkındaki yorumlarım



Dizide birbirinden "adi şerefsiz herif" iki tane herif var (seviyemi düşürebilirim dizi yorumu yapıyorum sonuçta). Bu adiler esas kızımıza kazık üstüne kazık atıyorlar. Sonra olaya esas oğlan dahil oluyor. Esas oğlanı canlandıran oyuncu da bu dizi alemin de çok tutulan koreli kızların adeta çılgın attığı* Le Min Ho. Bana göre doğuştan fotoşoplu bu Koreli erkekler yakışıklı olmaktan ziyade güzeller. Kızların bu kadar ayılıp bayılma sebepleri de hikayedeki bütün harika şeyleri Le Min Ho'nun yapıyor olması. Duygusal, düşünceli, zeki gibi tüm olması gereken nitelikler bir karakterde toplanmış. Esas kızımız da ise eksi özellikten bol bir şey yok. Bu durum esas oğlana bir harika özellik daha katıyor: "sevdiğini eksikleriyle sevebilme"yetisi. Bir de entrikacı, güzeller güzeli kızımız var tabi olmazsa olmaz. Her çeşit karakter konulmuş diziye başarılı bir şekilde. Paris Hilton'un uzak doğu şubesi bile mevcut. Fazla yormayan sevimli de bir konusu var. Diğer kore dizilerinin de bu şekilde olacağını tahmin ediyorum ve izlemeyi düşünmüyorum. Bir şekilde merak edip bi kore dizisi izleyeyim diyecek olursanız tavsiye ederim. Sebebi de yukarı da yazdıklarım değil, dizinin 16 bölümlük kısa bir seri olması..

Konuyla ilgili ama paragrafa dahil olamayan kısa düşüncelerim:

1) O kadar bölüm izledim bi tane korece kelime öğrenemedim. Tüm karakterlerin ismini say deseniz onu bile yapamam

2) Esas kız olan Park Gae In (okunuşu: pağk gen şii) reel dünya da en haz etmedğim kız tipidir. Beni çok sinir etti.

3) çılgın atmak : delirmek , kendini parçalamak, çatıya çıkıp "ay lav yu castin bibeeeer ! "diye haykırmak gibi şeyler anlamında özet amaçlı kullanılmıştır.

4) Her ne kadar sıradan espriler olsa da çok güldüm izlerken özellikle gay mevzularına.




11 Nisan 2011 Pazartesi

Pek güzel...

wallpaper sitesi buldum. Özellikle animeler açısından epey zengin.




7 Nisan 2011 Perşembe

The Sims Medieval İncelemesi








Açıklandığı günlerden itibaren sürekli merakla bekledim bu oyunu.Yavaş yavaş ineternete verilen videoları ve ekran görüntüleri beklentilerimi oldukça arttırmıştı.Sims 3 teki özelliklerin ortaçağ dünyasına uyarlanmış bir versiyonu olduğu fikrine kapılmıştım. Oyunda wizard, cleric, knight olabildiğimiz açıklandığında bunların günümüz mesleklerine alternatif olarak getirildiğini düşündüm.

Ancak oyun çıkınca gördüm ki hiçte hayal ettiğim gibi değil.
Müzikler şahane ona laf yok. Hatta şu linkten indirebilirsiniz

Nedir peki beni hayal kırıklığına uğratan özellikler..

Özgür değiliz...

Oyunda görevler var ve sadece görevlerin alakalı olduğu karakterleri oynayabiliyoruz. Karakterleri bizim oluşturmamıza fırsat tanımışlar. Ama kıyafet ve saç modeli kıtlığı var.İçimize sinmeyerek bir tane oluşturup, oyun moduna geçiyoruz. Görevlerden birini seçip oynamaya başlıyoruz. Binaların dış tasarımlarını elleyemiyoruz. Eşyalarda çok az ve fonksiyonsuz.Renk değiştirme özelliğiyle çeşitli kombinasyonlar yapabiliyoruz. Sanırım bu şekilde çeşitlilik olacağı çözümüne gitmişler. Zaten bu özellik sims3'te de vardı. Bu açıdan oyun sims fanlarına hitap etmiyor.Peki çok mu rpg'ye kaçmışlar? tabi ki de hayır.Bu oyun iki türün arasında birşey olmuş. Kamera konusunda da özgürlük kısıtlı. Binaların içini barbie evi mantığıyla görüyoruz. "360 derece çevir duvarlar kaybolsun ohh misss ferah ferah " durumu yok. Karakterle aranıza duvarlar, ağaçlar girebiliyor.


Mutlu aile tablosu???

Yok öyle birşey. Aile ilişkileri olsun, sevgili ilişkileri olsun oldukça yüzeysel ve basit. Görevleri yapmaya odaklanılmış.


Şöyle bi rahat yatak olsada uyusam...ama olmasa da olur.

O kadar görev arasında eğlence, konfor gibi ihtiyaçlarla uğraşmak zorunda değilsiniz. İki çeşit ihtiyaç barı var. Açlık ve uyku. Wizard'ın meditate seçeğiyle uyku ihtiyacını daha kısa sürede giderebiliyorsunuz.En zevkli karakter de o zaten.


E bari şehrimizi planlasaydık...

Görevler zevkli ve sürükleyici.Görev yaptıkça saygınlık kazanıp yeni binalar dikebiliyorsunuz. Tabi onların da yerleri belli. Wizard tower buraya, tavern şuraya diyor.Her kurduğunuz binanın kendi hero'su var. Onlarlada görevler yapabiliyorsunuz. Görevlerin bazıları çok karışık. Açıklamaları da yok. Çarşı pazar gezip çözmeniz gerekiyor.Bu esnada görev süresini aşarsanız karakteriniz işlerini yapmadığı için idam ediliyor.

Sonuç olarak

Bir umutla bütün görevleri yaptım.Bütün binaları açıp karakterleri 10 levela getirdim. Görevler bitince " tamam artık oldun sen diğer etaba geçebilirsin" dedi.Bi 60 görevlik bölümün kilidi kalktı. Dünya yakışıklısı 10 level Knight'ım memleketinin topraklarını ve çoluk çocuğunu terk ederek yeni bi krallık kurdu. Ancak oyundaki saçmalık şu ki, eski krallığa komşu değilsiniz. Direk onun üstüne kuruyorsunuz.Ve aynı görevler tekrar önünüze geliyor.
Biraz zaman geçirmek için güzel ve eğlenceli ama sadece çok kısa bir süre için..Sims3 yükleyip oynayın daha iyi.


3 Kasım 2010 Çarşamba

Unutulmaz Nintendo Oyunları


Bir türlü bitiremedikleriniz, isteyip de oynayamadıklarınız, arkadaşınıza verip geri alamadığınız, annenizin en heyecanlı yerinde kapattığı bütün oyunlar buradaaaa !!

www.nintendo8.com/toplist/more/

Klavyeyle pek bi zevki kalmıyor ama...

PES 2011 Soundtrack Albümü


Merak edip arayanlar için hepsi bir arada:

İçindekiler;

1. Apples - Theo
2. Azymuth - Roda Piao
3. Babasonicos - Microdancing
4. Balkan Beat Box - Marcha De La Vida
5. Black Blood - A.I.E.
6. Coldrain - Die Tomorrow
7. Crystal Castles - Celestica
8. DaFuzz - Adrenaline
9. Dan Stewart - World Beat Dance
10. Data - Aerious Light
11. Democustico - Pira
12. Destine - In Your Arms
13. Elite Force - The Law Of Life
14. Fever Ray - When I Grow Up
15. Ignacio Nacho Garcia - Mood Control
16. Ingame - Copa Santander Libertadores 1
17. Ingame - Copa Santander Libertadores 2
18. Ingame - Copa Santander Libertadores 3
19. Ingame - Copa Santander Libertadores 4
20. Ingame - UEFA Champions League 1
21. Ingame - UEFA Champions League 2
22. Ingame - UEFA Champions League 3
23. Ingame - UEFA Champions League 4
24. Ingame - UEFA Champions League 5
25. Ingame - UEFA Europa League 1
26. Ingame - UEFA Europa League 2
27. Ingame - UEFA Super Cup
28. Jabberloop & Soft Lipa - Dental Driller
29. Keane - Stop for a Minute (ft. K'Naan)
30. KONAMI Music - Advertise
31. KONAMI Music - Ball of Revenge
32. KONAMI Music - Berimbau Beats
33. KONAMI Music - Finale
34. KONAMI Music - Maximum Hop
35. KONAMI Music - Peacock Tail
36. KONAMI Music - Reworked, Reuited
37. KONAMI Music - Royal Road
38. KONAMI Music - Tech Funk
39. Konono №1 - Wumbanzanga
40. Nina Zilli - 50mila (bunu pek sevdim)
41. Nina Zilli - L'Inferno
42. Nobuko Toda - Evolution
43. Nobuko Toda - To A Perfect end
44. Nobuko Toda - V1
45. Nobuko Toda - Victim Ora
46. Nobuko Toda - We are one
47. Passion Pit - The Reeling
48. Phoenix - Armistice
49. Shihad - Sleepeater
50. The Temper Trap - Sweet Disposition
51. The xx - Crystalised
52. Vampire Weekend - Cousins
53. Whitley - Head, First, Down
54. Miami horror - sometimes


10 Ekim 2010 Pazar

Bir Garip Inception



Aylardır vizyonda olan filmi izlemek için iki gün önce sinemaya gittim. Filmin konusuna dair en ufak fikrim yoktu.Sadece çevremdeki herkes filmin çok güzel olduğunu, dünyaya daha başka baktıklarını söylüyorlardı.Böyle büyük beklentilerle girdim filme. Başta karışık gelen, 20 dakika sonra mantığı anlamakla birlikte temposu epey düşen film, ikinci yarı da birçok soru işaretiyle son buldu.Filmin müzikleri etkileyici ve filmin başarısnda büyük etkisi var. Hans Zimmer tarafından yapılmış tabi nasıl kötü olabilir ki :) Efektleri, özellikle rüyaların çöküş sahnelerini çok başarılı buldum. Oyunculuklar da güzel.

**Bundan sonrası spoiler kısımlar**

Öncelikle herkesin aklına takılan son sahnedeki topacın düşüp düşmediği. Sinemada kapanış yazılarını sonuna kadar izleyenler düşme sesinin geldiğini söylüyorlar.Ancak düşmesi, son sahnedeki görüntünün gerçek olduğunu göstermez. Neden mi? Çünkü filmde bu totemlerin kişiye özgü olduğunu başkası tarafından dokunulursa özelliğinin kaçacağı söyleniyor.Dom arkadaşın totemi topaç olamaz çünkü o karısınındı.Bu durumda ya karısı gerçek değil ya da Dom'un totemi topaç değil. Başka bir blog yazısındaki iddiaya göre Dom'un totemi evlilik yüzüğü.Rüya kısımlarında elinde yüzük yokmuş.(ben dikkat etmedim ) Ve karısının hayal ürünü olduğunu savunanlarda var.Bana kalırsa çocuklarını bir şekilde kaybetmiş olan çift kendi yarattıkları dünyada çocuklarıyla yaşıyorlar. Çünkü reelde hiç çocukları görmedik.Daha sonra eşi Mal, Dom'un topacı ellemesi nedeniyle dengesini yitiriyor ve gerçeği ayırt edemez hale geliyor. Gerçeğe ulaşacak tek bir yol kalıyor o da ölüm.

Ve aklıma takılan sorular;

- Birbirlerinin rüyalarına ancak makineyle bağlanabiliyorlar.Ama Dom geçmişine flashback'ler yaparken karısıyla salonda yere yastık koyup makine yardımsız uyuduklarını görüyoruz.Olay telepatik mi?

- Dom neden karısını kötü bir karakter olarak yaşatmakta? Ayrıca neden İngilizce de "kötü, yanlış" anlamına gelen Mal ismini kullanıyor.Gerçekten böyle bir isim olabilir mi?

- Dom Amerika'ya girişi yasaklı peki kendi gitmek için bu kadar uğraşmak yerine çocuklarını yanına getirtse olmuyor muydu? =)

Sonuç olarak; seyirci biraz daha aydınlatılsaydı iyi olabilirdi. Herşey çok belirsiz bırakılmış. Öyle ki herkes kendine göre bir gerçek belirlemiş. Belki de filmin amacı buydu. Kült bir film olur diyemem, yine de son yıllarca çıkan en iyi filmlerden biri olmayı hakediyor.

Sanırım herkesin yaptığı gibi filmi bir kere daha izleyeceğim. Ama üçüncü kere....asla :)


25 Eylül 2010 Cumartesi

@live uzantılı mail adresi nasıl alınır?


Kısa öz, söylemesi, kolay ve şık @live.com uzantılı adresler.Bir kere alıştığınızda hotmail'e dönesiniz gelmiyor.Peki nereden alınıyor bu adresler.Google'a sorunca bir sürü sonuç çıkartıyor.Orjinal adrese şunu bunu ekleyin gibi öneriler var.Onun yerine direk link veriyorum.Buyrun;